GönderenKonu: Ergani Ünlüleri  (Okunma sayısı 140 defa)

admin

  • Site Yöneticisi
  • İleti: 53
  • Üyelik Tarihi: 30-09-2017
Ergani Ünlüleri
Tarih : 25-02-2023 Saat : 19:19


Sezai Karakoç (d. 22 Ocak 1933, Ergani, Diyarbakır) , Türk şair, yazar, mütefekkir ve siyasetçi.

Çocukluğu Ergani, Maden ve Dicle ilçelerinde geçen ve 1938 yılında Ergani'de 3 ay ilkokul öncesi ihtiyat sınıfına devam eden Sezai Karakoç, ilkokulu 1944'te Ergani'de bitirdi. Daha sonra Maraş Ortaokulu'na parasız yatılı olarak kayıt oldu. 1947'de burayı bitirerek Gaziantep'te yine parasız yatılı lise öğrenimine başladı. Gaziantep Lisesi'nden 1950'de mezun edildi. Felsefe okumak istediği için İstanbul'a gitti. Babasının isteği ilahiyat fakültesiydi. Kendi parasıyla okuyamayacağını anlayınca, parasız yatılı kısmı bulunan siyasal bilgiler fakültesi sınavına girdi. Sınav sonuçlarını beklerken de felsefe bölümüne kayıt yaptırır; şayet sınavı kazanamazsa felsefe tahsili yapacaktır.

Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi'ni kazanarak başladığı yüksek öğrenimini 1955'te fakültenin mali şubesinden mezuniyetle tamamladı. Mecburi hizmet sebebiyle Maliye Bakanlığı’nda Hazine Genel Müdürlüğü dış tediyeler muvazenesi bölümüne atandı.

Edebiyat Yazıları I'deki ilk yazı metafizik ile ilgilidir. Bu, hangi kavramlara önem verdiğini göstermesi bakımından önemlidir.

Karakoç geleneksel şiire de yaklaşır, ancak dili farklıdır. O, modern şiirin diliyle şiirlerini yazmıştır. Poetikasını anlattığı ikinci yazı soyutlama ile ilgilidir. Nitekim modern sanat genel anlamda soyutlamaya dayanır. Ona göre şair, şiiri soyutlamada bırakırsa eksik bırakmış olur, tamamlanması için şairin tekrar somutlaştırması yani soyutlaştırdığı şeyi tekrar yeni bir bağlama oturtması gerekir. Bunu da Diriliş kavramına bağlar.

Sezai Karakoç, şairin genel çizgilerini, "pergünt üçgeni" dediği üç ilkeyle anlatır. Peer Gynt, Norveçli yazar Henrik İbsen’in en ünlü oyunlarından biridir. Karakoç, Pergünt’ün, hayatında bu ilkeleri yaşadığını belirtir ve bu ilkeleri şiire tatbik eder: Şair, Kendi Kendisi Olmalı: “Şairin kendi kendisi olabilmesinin biricik yolu, değişmek, başkalaşmaktır.”

Şair, kendine yetmeli: "Eserinin tohumunu ve geliştirecek iklimini, şairin kendi varlığından alması anlamına gelir yeterlilik ilkesi. Yâni fildişi kuleyi biz dışına çeviriyoruz; evren şaire bir fildişi kule olmalı; şafakta kaybettiği güvercinleri, şair, bir ikindide bulabilmeli."

Şair, kendinden memnun olmalı: "Eserin şairini sevinçle titretmesi demek bu. Şair, eserini sevmeli. Onu okşamalı, ama yaramazlıklarına da göz yummamalı. Beğenmediği davranışlarını gücendirmeden ona anlatmalı onu kendini düzeltmeye kandırmalı ve bunu da inandırmalı ona. 'Beni andırıyor, ah, beni o' demeli."

Memnunluk ilkesinin temeli, sevinçtir. Yaşama sevinci değil “yaşatma sevinci”dir. 

Eserleri


ŞİİRLER I Hızırla Kırk Saat 
ŞİİRLER II Taha'nın Kitabı/Gül Muştusu 
ŞİİRLER III Körfez/Şahdamar/Sesler 
ŞİİRLER IV Zamana Adanmış Sözler 
ŞİİRLER V Ayinler/Çeşmeler 
ŞİİRLER VI Leylâ ile Mecnun 
ŞİİRLER VII Ateş Dansı 
ŞİİRLER VIII Alın Yazısı Saati 
ŞİİRLER IX Monna Rosa (Aşk Ve Çileler) 
ŞİİRLER X Monna Rosa (Ölüm ve Çerçeveler) 
ŞİİRLER XI Monna Rosa (Pişmanlık ve Çileler) 
ŞİİRLER XII Ve Monna Rosa 
ŞİİRLER XIII Karayılan 
GÜN DOĞMADAN Şiirlerin Toplu Basımı


admin

  • Site Yöneticisi
  • İleti: 53
  • Üyelik Tarihi: 30-09-2017
Müslüm ÜZÜLMEZ
Tarih : 25-02-2023 Saat : 19:22


Araştırmacı-yazar ve şair. 1950'de Diyarbakır'ın Ergani ilçesinde doğdu. Ergani İnkılâp İlkokulu (1963), Ergani Ortaokulu (1966), Ergani Lisesi (1969), Ankara Devlet Mühendislik ve Mimarlık Yüksek Okulu Kimya Mühendisliği Bölümü (1977) mezunu. 1977 yılından itibaren Diyarbakır Belediyesi Temizlik İşlerinde müdür vekilliği, 1978’den itibaren Tekel Bakanlığına bağlı Diyarbakır İçki (Rakı) Fabrikasında kısım şefliği yaptı. Diyarbakır ve İstanbul’daki çeşitli kamu ve özel sektöre bağlı işyerlerinde mühendis ve teknik eleman olarak çalıştı. Ayrıca dernek, sendika, siyasi parti yöneticiliği, işçilik, pazarcılık gibi çeşitli işlerde çalıştı. 12 Eylül sonrasında Türkiye Komünist Partisi davasından gözaltına alındı. 1982-1984 yılları arasında Diyarbakır 5 Nolu Askeri Cezaevi’nde tutuklu kaldı. Diyarbakır Sıkıyönetim Komutanlığı (I) Numaralı Askeri Mahkemesi’nde yargılanıp 5 yıl ceza aldı. Yargıtay tarafından cezası az bulunup 6 yıl 8 ay olması istendi. Yargı süreci devam ederken Türk Ceza Kanunu’nda yer alan 141-142 ve 163. maddelerin kaldırılması sonucu dava dosyası düştü.


Üzülmez, en son 1990 yılında memur olarak girdiği İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı Çevre Koruma ve Kontrol Müdürlüğü’nden 2010 yılında emekli oldu. Yaşamını ve çalışmalarını İstanbul'da sürdürmekte; kitap çalışmalarının yanı sıra çeşitli gazete, dergi ve sitelerde yazılar yazmaya devam etmektedir. Evli ve iki çocuk babasıdır.


Diyarbakır ve Ergani eksenli araştırmalarıyla tanınan, aynı zamanda iyi bir fotoğraf ve belge arşivi bulunan Müslüm Üzülmez'in; bilim, kültür, sanat, sosyal, siyasal, çevre ve tarih konularında çeşitli yazıları; Mühendislik, Mimarlıkta ve Planlamada Ölçü, Metal Dünyası, Kimya Mühendisliği, Kimya Mühendisleri Odası Bülteni, Bilim ve Gelecek, Berfin Bahar, Arkeoloji ve Sanat, Yeni Çaba dergilerinde; Politika, Atılım, İstanbul Ticaret, Evrensel, Milat, Yeni Yurt, Özgür Haber, Ergani Haber, Ergani Söz, Ergani Postası, Çermik ve Dicle gazetelerinde yayılandı. Türkiye’de değişik yerlerde düzenlenen seminer, konferans, sempozyum, toplantı ve çalışmalara eğitmen veya konuşmacı olarak katıldı.


ESERLERİ:

ANI: Yoldaş Koçero (2011).

ARAŞTIRMA: Çayönü'nden Ergani'ye: Uzun Bir Yürüyüş (2005), Hilar (2009), Makam, Makam Çiçeği ve Bülbül (2010), Bir Uzun Yürüyüştür Yaşamak (2010), Yazılı Kaynaklarda Çermik (2012), Ergani Tarihinin Saklı Sayfası Ermeniler (2016), Dünyanın Haritası Yeniden Çizilirken (2016).

ŞİİR: Doludizgin Yaşamak (1994), Gelincik Yurdunda Bahar (1996), Hazinenin Anahtarı (Cuma Üzülmez ile birlikte) (1999), Gecenin Islığı (çizgi. Lütfi Çakın, 2002).

MİZAH: Gülme ve Karpuzun İronisi: Ben Bölmeden Geldim Komutanım (Çizgi. Ender Özkahraman, Lütfü Çakın, 1999).

MESLEKİ YAYINLAR: Ateşçi ve Kalorifercinin El Kitabı (1991), Temel Çevre Politikaları ve Yasal Düzenlemeler (1993), Döküm Sanayi ve Çevre (1993), Motorlu Taşıt Sürücüleri İçin Çevre El Kitabı (1995), Kalorifer Kazanı Yakma Kılavuzu (1997).


admin

  • Site Yöneticisi
  • İleti: 53
  • Üyelik Tarihi: 30-09-2017
Osman AKÖZEL
Tarih : 25-02-2023 Saat : 19:24

10.10.1943 Ergani doğumluyum. Emekli öğretmenim. Şiir yazmak, resim yapmak yaşamımın olmazsa olmaz ikizleri. Bu uğraşlar beni daha zinde kılıyor.

1997 yılında ilk şiir kitabım olan 'Yaşam Korkusuz Olsun' un basımını gerçekleştirdim. Konuları ayrı olan iki şiir kitabımın basımını gerçekleştirmek için çalışmalarım var.Yakında bunu gerçekleştirmeyi düşünüyorum.

Resim çalışmalarımı kendi evimde sürdürmekteyim. Yağlı boya, kuru pastel, kara kalem ve akirilik le yaptığım resimlerimin bir kısmı ile ilk kişisel resim sergimi İzmir Uğur Mumcu Kültür ve Sanat Merkezinde gerçekleştirdim. Bir çok kara resim sergilerine katıldım. Şiir yarışmasına katıldım. Doğayı ve insanları çok seviyorum. İnsanların mutluluğu ve geleceği için çalışmaya devam edeceğim.

Evli üç çocuk babasıyım. Kızım öğretmen, oğlum tekniker özel bir sektörde çalışmakta. Küçük kızım sağlık teşkilatında çalışmaktadır. Yaşam hikayemı kısa olarak kendim dile getirmeye çalıştım. İkinci şiir kitabım ' ÜLKEME AĞLIYORUM' u Ağustos 2010 yılında yayınını gerçekleştirdim. 

Eserleri


Şiir Kitabı: 'Yaşam Korkusuz Olsun' 1997-Ankara 
Yağlı boya tabloları: Çeşitli ebatlarda yetmişi aşkın tablo. 
Kara kalem: Genellikle portre çizimi ısmarlama, kendi ailem ve yakınlarımın hayatta olanları ile hayatta olmayanlarının resimlerinin çizimi binlere ulaşacak bir uğraş. Soyut somut arası hayali resim çalışmalarım. 
Düz Yazılarım ve Özlü sözler: Yayınlanmamış kitapcık şeklinde yayına hazır beklemektedir. 
'Tuzun Nimetleri' ismini verdiğim Türkiyede ki tuz (NaCl) kaynakları bunların istihsal durumları biribirleriyle mukayesesi 
tuzun kullanım alanları çıkarılma yöntemleri, dünyadaki tuzculuk. Tuzun stratejik önemi araştırma ve inceleme yazılarımla kitap halinde beklemekteyim. Ekonomik bakımdan basımını gerçekleştiremiyorum. 
'Handaki Dede' isimli iki perdelik oyun. Sahneye konulmadı. 
Şiir Kitabı: ' Ülkeme Ağlıyorum' 2010. İzmir


admin

  • Site Yöneticisi
  • İleti: 53
  • Üyelik Tarihi: 30-09-2017
Emrah İPEK
Tarih : 25-02-2023 Saat : 19:24


Elyesa Erdoğan ve Ayten Erdoğan’ın tek çocuğu olan Emrah Erdoğan, 1971 yılında Diyarbakır’ın Ergani ilçesinde doğdu. Babasını 1.5 yaşında kaybettikten sonra annesinin işi nedeniyle Elazığ’ın Maden ilçesinin Güleman köyünde ilkokula başladı.


Okulda müziğe olan ilgisi ve özellikle sesinin güzelliği müzik öğretmeninin dikkatini çekti. Müzik öğretmeninin desteğiyle Emrah’a amatör bir demo kaset yapıldı. Emrah yaşantısına Diyarbakır‘da devam ettiği süreçte eniştesi ve yakın çevresinin teşviki ile 4 adet amatör kaset yapılarak videoları çekildi. Bu kaset ve videolar bölgede kısa zamanda arz talebi meydana getirdi ve “Küçük Emrah” isminin büyümeye başladığı ilk yıllar oldu.

Bu 4 amatör kasetin bölgede getirdiği ses İstanbul’dan duyuldu. Ve Emrah İstanbul’dan gelen ilk yapımcısı Mustafa Güneş’in profesyonel teklifi ile ününü Türkiye’ye duyurmaya hazırdı. İlk profesyonel albümü “Ağam Ağam” ile beklenen oldu. Diyarbakır’da yapılan 4 amatör kasetin yarattığı sansasyonun benzeri bu sefer Türkiye çapında yaşandı. Emrah sanat kariyerine “Küçük Emrah” ismini 1980’li yıllara damgasını vurarak başladı.

Emrah günümüze kadar gelen süreçte müzikal anlamda 22 stüdyo albümü, oyunculuğunu yaptığı 18 sinema filmi, 4 tv filmi, 9 tv dizisi, sunuculuğunu ve jüri üyeliğini yaptığı 3 tv programı ile Türkiye’nin son 35 yılına damgasını vurdu. Sayısız yurtiçi yurtdışı konser, sayısız yurtiçi yurtdışı ödül peşi sıra geldi.

Emrah günümüze kadar olan kariyerinde birçok ilkede imza attı.

1994 yılında Türkiye’nin 50.000 bilet satışlı ilk stad (İnönü Stadyumu) konserini veren sanatçı olması,

2000’li yılların başında memleketi Diyarbakır Ergani’ye anne ve babasının adını verdiği “Ayten Elyesa Erdoğan Özel Eğitim ve Uygulama” engelliler okulunu yaptırdı. Halen eşi Sibel Erdoğan engelliler okulunun fahri anneliğini yürütmektedir.

2013 yılında yazıp, yönettiği ilk sinema filmi “Gelmeyen Bahar” ile yönetmenlik kariyerine start verdi. 

2014 yılında Sibel Erdoğan ile evlenen sanatçının bir yıl sonra Elyesa adını verdiği çocukları dünyaya geldi.

2015 yılında kariyerinin ilk reklam anlaşmasını yaptı. Mc Donald’sın reklam yüzü olarak reklam filmi çekildi. Bu reklam filmi aynı yıl sonunda Kristal Elma ödüllerinde büyük ödüle layık görüldü.

2016 yılında; uzun bir aradan sonra Ntc Medya yapımcılığında Atv ekranlarına “Aşk ve Mavi & Götür Beni Gittiğin Yere” adlı dizi ile geri döndü.

2017 yılında Eleysa adını verdiği kızı dünyaya geldi.

Emrah başarılı sanat kariyeri yanında örnek yaşantısı ile yanlı yansız herkesin gönlünde taht kurdu.

Sigara,alkol vb zararlı madde kullanmayan sanatçı sosyal sorumluluk projelerinde sanatçı duyarlılığı ile ön safta durarak kitlelere örnek olmaya devam etti. 


Emrah Diyarbakır’ın Ergani ilçesinden çıkıp tüm dünyanın tanıdığı bir örnek sanatçı olmak yolunda emin adımlarla ilerlemektedir.

Bu yolculukta kendisine eşlik eden dünyanın her yerindeki sevenlerini hiçbir zaman unutmadan;


admin

  • Site Yöneticisi
  • İleti: 53
  • Üyelik Tarihi: 30-09-2017
Prof.Dr.Suat Yıldırım
Tarih : 25-02-2023 Saat : 19:24


Tefsir bilgini, akademisyen, ilahiyat profesörü. 15 Ocak 1941, Ergani / Diyarbakır doğumlu. Babası Mehmet Zeki Yıldırım (Ö.1989) dedesi Hacı Hüsnü Yıldırım (1938) Ergani Müftülüğü yapmış zevat arasındadır. Annesi Seniha Hanım (ö.1955) tarafından dedesi Mustafa Bey (ö. 1931) Osmanlı Dönemi mutasarrıflarından, onun babası Kavasbaşılardan Hacı İbrahim (ö. 1932) Osmanlı Dönemi A’yan (Senato) âzalarındandır. Diyarbakır Ziya Gökâlp Lisesi (1959), Ankara Üniversitesi İlâhiyat Fakültesi (1964) mezunu. Doktorasını aynı fakültede tamamladı (1973). Diyanet İşleri Başkanlığı bünyesinde Müftü yardımcılığı, müftülük (Edirne, 1964-65) ve müfettişlik (1967-68) görevlerinde bulundu. 1968 yılında Atatürk Üniversitesi Edebiyat Fakültesine Arap Dili ve Edebiyatı asistanı olarak atandı. Daha sonra aynı üniversitenin İslâmî İlimler Fakültesine geçti. 1970-71 yıllarında bir müddet Bağdat’ta incelemelerde bulundu. Burada “Peygamberimizin Kur’ân Tefsîri” adlı doktora tezini (1973) tamamladı, doçentliğe (1977) ve profesörlüğe yükselerek öğretim üyeliğini 1987 yılına kadar sürdürdü. 1977-87 döneminde Atatürk Üniversitesi İlâhiyat Fakültesi Tefsir Anabilim Dalı başkanlığı yaptı. 1974-75 yılında Paris Sorbonne Üniversitesinde bilgi ve görgüsünü arttırmak için çalışmalarda bulundu. 1987-88 yılları arasında Suud İmam Muhammed İslâm Üniversitesinde tefsir dersleri verdi. 1988’de Marmara Üniversitesi İlâhiyat Fakültesine tefsir profesörü olarak atandı, 1989-93 yıllarında Tefsir Anabilim Dalı başkanlığı görevini üstlendi. Bir dönem Sakarya İlâhiyat Fakültesi dekanlığı görevini (1993-96)  yürüttü. Temmuz 1998-Ağustos 2000 tarihleri arasında Malezya İslâm Üniversitesinde görev yaptı. Dönüşünde çalışmalarını MÜ İlâhiyat Fakültesi Tefsir Bölümü öğretim üyesi olarak sürdürdü. 2008’de emekli oldu. Eylül 2012'den itibaren Fatih Üniversitesi İlahiyat Fakültesinde öğretim üyesi olarak çalışmaktadır. Prof. Suat Yıldırım, evli olup, üç çocuk babasıdır. Te’lif ve tercüme olarak basılı 20 kitabı, 200 kadar ilmi inceleme, makale, tebliğ ve ansiklopedi maddesi bulunmaktadır.

İslâmî ilimler konusundaki inceleme ve araştırma yazıları Yeni Devir (1977-82), Sızıntı (1979-85), Altınoluk (1987-89), İslâm (1982-89), Yeni Ümit (1988-89), Zaman (1987-89) gazete ve dergilerinde yayımlandı. Arapça ve Fransızcadan çevirileri yaptı.

“Yazarın Gazzali’ye de gönderme yaparak ‘itidâl ve insaf’ ölçülerini ilmin kaçınılmaz metodu olarak ifade etmesi, bu kavramların birbirini anlama ve birbirini doğru tanıma hususunda da önemini ortaya koymaktadır. Geçmişte farklı medeniyetlerle muhatap olmuş İslâm dünyasının bunlara karşı muâmelesi ve bunlarla irtibattaki üslûbu dikkate şayandır. ‘Onlar; o medeniyetleri özümsemeyi, onlardan faydalı olan unsurları alıp hazmetmeyi ve aldıklarını İslâm’ı müdafaada kullanmayı, hülâsa beşeriyetin bu müşterek mirasından faydalanmayı pek iyi bilmişlerdi.’ Aynı üslûbu yakalamak ve hasbî niyetle hareket ederek fikirleri toptan reddetmeden yol almak ilim adamının vazgeçilmez vasıfları olmalıdır. Oryantalistlerin bir medeniyeti yanlış değerlendirmelerindeki niyetlerini anlatmakla yetinmeyip farklı medeniyetlerin birbirini tanıma ve doğru anlama yollarını da izâh eden yazara, bizi bu önemli eserle buluşturduğu için teşekkür ediyoruz.” (Prof. Dr. Ali Fuat Bilkan)

ESERLERİ:

ARAŞTIRMA-İNCELEME: Peygamberimizin Kur’ân’ı Tefsiri (1983), Kur’ân-ı Kerîm ve Kur’ân İlimlerine Giriş (1983), Kur’an’da Uluhiyet (1987), Mevcut Kaynaklara Göre Hristiyanlık (1988), Fatiha ve En’am Sûreleri’nin Tefsiri (1989), Kur’ân-ı Kerîm ve Fennî Keşifler (1990), Kısa Tefsir Tarihi (1990), Kur’an-ı Hakim ve Açıklamalı Meali (1998), Tefsire Giriş (teksir basımı, 2001), Oryantalizm Üzerine Düşünceler (2002), Oryantalistlerin Yanılgıları (2003), Fethullah Gülen’in Kur’an-ı Hakime Yaklaşımı (2011), Kur'an'la Diriliş (2011, Kur'an'a Bakışlar, makaleler külliyatı, 3 cilt, 2012).

ÇEVİRİ: Kitab-ı Mukaddes-Kurân ve Bilim (M. Bucaille’den, 1981), En Mühim Mesaj: Kur’ân (Muhammed Draz’dan, 1985), Tefsir-i Kebîr (Fahreddin Râzî’den, bir heyetle birlikte, 1987), Ta’sîlu’1- İ’câzi’1- İlmî fı’1- Kur’ân ve’s- Sünne (Mekke-i Mükerreme, 1987), Kur’an-ı Kerim Tarihi Ders Notları (1978, Prof. Dr. Muhammed Hamidullah’tan), Le Coran avec la Traduction Française (1997, ortak, Kur’an-ı Kerim’in Fransızca meali), Esbabu’l-işkal fi tercemeti meani’l-Kur’ani’l-Kerim bölümü (7th International Conference on Translation, kitabı içinde, Kuala Lumpur, 1999), Tefsiru’n-Nebi (a.s.m) li’l-Qur’ani’l-Kerim murattaben Hasebe Tertibi’suver  wa’lAyat (Kuala Lumpur, 2000), Tevrat, İncil, Kur’an-ı Kerim ve Bilim (M. Bucaille'den çev., 2005).


 1